
Kartal escort gece sokakları, sabahın erken saatlerindeki kalabalığından çok farklıydı. Dar sokaklarda yankılanan ayak sesleri, sarı sokak kondom lambalarının altında uzayan gölgeler… İşte bu sokaklarda yürüyen genç bir kadın vardı: Zeynep. Henüz yirmi iki yaşındaydı ama hayatta yaşadığı zorluklar, onu yaşıtlarından çok daha erken olgunlaştırmıştı.
Zeynep, küçük yaşta babasını kaybetmişti. Annesiyle birlikte ayakta durmaya çalışmış, ancak hayat onları kolay bir yola sürüklememişti. Okula devam etmek istemiş ama evin geçim sıkıntısı buna izin vermemişti. Bir süre tekstil atölyelerinde, kafelerde çalışmış, ama kazandığı para kira ve mutfak masraflarına bile yetmemişti. Borçlar büyüyünce, çaresizlik onu istemediği bir hayata sürüklemişti.
Kartal’da kiraladığı küçücük bir oda vardı. Penceresinden bakınca karşıdaki apartmanların solgun duvarlarını görürdü. Yağmur yağdığında tavandan damlayan suları bir kovayla toplamaya alışmıştı. Yalnızlığıyla baş başa kaldığı anlarda sık sık aynaya bakar, kendine sorardı: “Ben kimim? Neden bu noktadayım?”
Bazen sabahın ilk ışıklarında Kartal sahiline inerdi. Deniz kokusunu içine çekmek, dalgaların kıyıya vuruşunu dinlemek ona kısa süreli bir huzur verirdi. İnsanlar sahilde yürüyüş yaparken, Zeynep ellerinde kahvesiyle onları izler, “Keşke benim hayatım da böyle sade olsaydı” diye iç geçirirdi.
Çevresinden gördüğü bakışlar çoğu zaman en büyük yüküydü. İnsanlar onu yalnızca dışarıdan gördükleriyle yargılıyor, yaşadığı çaresizliği, verdiği vip escort mücadeleyi anlamıyordu. Oysa Zeynep’in tek istediği şey biraz huzur ve geleceğe tutunabileceği bir umut kırıntısıydı. En büyük hayali, yeniden okula dönmek, kimseye muhtaç olmadan ayakta durabilmekti.
Bir akşam üstü, Kartal escort çarşısında yağmur çiseliyordu. Zeynep, ıslanan saçlarını montunun içine saklarken kendi kendine fısıldadı: