
Ümraniye escort dar sokakları akşam olunca sessizliğe bürünürdü. Sokak lambalarının solgun ışığı kaldırımdaki su birikintilerine yansır, rüzgâr apartman aralarından ıslık gibi geçerdi. Bu sokaklarda her gece aynı adımlar yankılanırdı: Melisa’nın adımları.
Yirmi yaşındaydı, ama yaşamın yükü omuzlarına erken çökmüştü.
Melisa’nın çocukluğu domalan yokluk içinde geçmişti. Babası yıllar önce evi terk etmiş, annesi gündelik işlere giderek onu büyütmüştü. Küçük yaşta sorumluluk almayı öğrenmiş, “bir gün öğretmen olacağım” diye hayaller kurmuştu.
Ama hayat, hayal kuranları değil, ayakta kalanları seviyordu.
Annesi hastalanınca her şey altüst oldu.
İlaç, kira, borçlar… Hepsi birikmişti. Melisa okulunu bıraktı, çalışmaya başladı. Önce kafede, sonra tekstil atölyesinde. Ama maaşlar yetersiz, insanlar acımasızdı.
Bir gece, yağmur altında arkadan veren yürürken bir kadın yanına yaklaştı. Kadının yüzü yorgundu, ama sesinde tuhaf bir sakinlik vardı.
“Hayatta kalmak bazen en zor karardır,” dedi.
O cümle, Melisa’nın kulağında yankılandı.
Zamanla o da o karanlık dünyanın içine sürüklendi.
Ümraniye escort ışıkları, onun için artık sadece birer gölgeydi.
Her gece farklı yüzlerle, farklı hikâyelerle karşılaşıyor, ama sabah olunca aynada hep aynı yorgun gözlerle bakışıyordu.
Her defasında kendine sessizce fısıldıyordu:
“Bu ben değilim…”
Bir sabah gün doğarken, Ümraniye sahiline indi.
Gri gökyüzünün altında denizi izledi uzun süre.
Bir yaşlı kadın yaklaştı yanına. “Evladım,” dedi, “deniz bazen bulanık görünür ama içinde hâlâ yaşam vardır.”
O söz, Melisa’nın içindeki kırık umudu yeniden kıvılcımlandırdı.
Bir yanıt yazın